Cennete giden Merdiven - Stairway to Heaven !
Müzik insanın en temel kültürü, belkide kadim geleneğidir. Her kültür kendi kadim ses kültürünü üretmiş, ancak hiç bir yerel kültür günümüzde dünya üzerinde dolaşan küresel sesler kadar tüketilmemiştir..
Anadolunun Sesleri
Örneğin Anadolunun bilinmez bir yöresinde, unutulmuş fakat o toprağın ağıtını nesilden nesile aktaran o kadim sesleri birileri keşfedecek ve dünyaya ulaşması için tanıtp yayacak. Ancak böylesi bir hikaye ancak peri masallarında duyarsınız. Tabi ki “Deep Forest” gibi müzik kumpanyaları dünyanın dört tarafını dolaşıp eski kadim sesleri toplayıp harmanlıyorlar. Ancak onların da yaptığı ancak ve ancak o sesleri suistimal etmektir.
Popüler müzik dünya üzerinde son 100 yıldır öylesine yaygın hale gelmiş ki, hangi ülke o sesi yayma ve dünyada yayımlama becerisine sahip ise onun kültür ve beğenisi geçerli akçe olmuş. Yani siz ne kadar yırtınsanız da biri elinizden tutup da “yürü be koçum” demediği müddetçe sizin etrafınızdan, sesinizi duyurabildiğiniz mesafeden öteye gidemez. Ancak günümüzün bir istisnası var ki, o da internet kullanımı ile beraber yerel sesleri keşif edebilme şansıdır.
Popüler müzik dünya üzerinde son 100 yıldır öylesine yaygın hale gelmiş ki, hangi ülke o sesi yayma ve dünyada yayımlama becerisine sahip ise onun kültür ve beğenisi geçerli akçe olmuş. Yani siz ne kadar yırtınsanız da biri elinizden tutup da “yürü be koçum” demediği müddetçe sizin etrafınızdan, sesinizi duyurabildiğiniz mesafeden öteye gidemez. Ancak günümüzün bir istisnası var ki, o da internet kullanımı ile beraber yerel sesleri keşif edebilme şansıdır.
Vakay-ı Zeplin
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNctb7vMx6drhOlR4t_Da8H8op7eU_x1j0ml8aClt-kn8l-Wc2fIX9l6b0RbxX8t2l_2h4LE9xnUrASurSehY9WzEdCLimuLC1nezhPqfnZOy4D0ASlupHAZr5xzKQuOwVC4yKown8qvU/s320/led-zeppelin-zoso.jpg)
Ancak gel gelelim bu eserin ihtiva ettiği “Güfte” de yer alan kelamın Batın-i anlamlarının olduğu, üstelikte mahsusen bunun yapılarak, bu kelamların manalarını bilenlerce anlaşılması için eserin tertiplendiği ortaya atılmıştır.
Zaten de bu “Güfte” ye bakanların bir şey anlayamadıkları, anlayanların da hiçbir şey tefsir edemedikleri, “Ne hoş bir Beste” diyerek fikirlerini beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Paganlar İristiyanlara Karşı
Kimi Hiristiyan papazları ve ahalisi tarafından, Eserin Gramofonda tersden dinlendiğinde, Adem babamız ile Havva anamıza cenneti dar eden “İblis”e methiyeler düzüldüğü, hatta ve hatta yanağından makas alındığı bile dile getirilmiştir.
Eserde Taksim geçen çalgıcı Jimmy Page efendinin memleketi İngilterede zamanında yaşamış “İblis” hizmetkarı cehennem kaçkını Aleister Crowley efendiye ait eşyaların kolleksiyonculuğunu yaptığı, bu zatın işini gücünü bırakıp “İblise” yaranacağım diyerek, kukuletalar takıp Hiristiyan Haçını ters çevirdiği, çöllerde hizmetlisi ile “ebemin körünü” göreceğim derken kutup ayısına yakalandığı, o da yetmediği gibi elin İtalyan memleketinde kendi gibi abes ile meşguliyet içerisindeki kızanlar ile “İblisin” mabedini kurdukları gibi rivayetler ve havadisler memleketimize kadar ulaşmıştır. Eserin Güftesini beraberce bir göz atalım derim.
Eserde Taksim geçen çalgıcı Jimmy Page efendinin memleketi İngilterede zamanında yaşamış “İblis” hizmetkarı cehennem kaçkını Aleister Crowley efendiye ait eşyaların kolleksiyonculuğunu yaptığı, bu zatın işini gücünü bırakıp “İblise” yaranacağım diyerek, kukuletalar takıp Hiristiyan Haçını ters çevirdiği, çöllerde hizmetlisi ile “ebemin körünü” göreceğim derken kutup ayısına yakalandığı, o da yetmediği gibi elin İtalyan memleketinde kendi gibi abes ile meşguliyet içerisindeki kızanlar ile “İblisin” mabedini kurdukları gibi rivayetler ve havadisler memleketimize kadar ulaşmıştır. Eserin Güftesini beraberce bir göz atalım derim.
Cennete giden Merdiven
Tüm parıltıların altından olduğuna inan bir Hanım kız vardı !
Cennete giden bir Merdiveni de parasını bastırıp almıştı !
Çarşı, Pazar kapalı bile olsa vardığında, bir kelamı ile istediğini alırdı !
Ama ala ala Cennete götüren bir Merdiven almıştı !
Duvarda gördüğü işaretten emin olmak da isterdi !
Bilirsiniz Efendiler bazen Çift anlamlı olur kelimeler !
Dere kenarında ağaca tünemiş şarkılar söylerken bir kuş !
Kuşkuyla dolar taşar insanoğlu !
Garba Nazar eylerken bir his kaplar içimi !
Bedenden ayrılmak ister Ruhu Cananım !
Hayallerimde görürüm halka halka olmuş dumanları yükselirken ağaç, koru, orman arasından !
Aval aval durup bakanların seslerini duyarım taaa bu uzaktan.
Ve o nameyi çığırdımızda bize çok yakında diyerek fısıldar, hakikate götürürken Kavalcı bizi !
Sabahın seherini bekleyenler için ağaçlar arasında gülüşler yayılır !
Olurda duyarsan telaşı temaşayı Evinin Avlusunda, endişelenme, haber vermeyesin kimseye !
Mayıs Ayı Güzeli teşrif etmiştir temizlik için bahçene !
Doğrudur, 2 yolun vardır zamanla gideceğin, ancak vardır mecalin değiştirmeye !
İstemezsin bilmediğinden gitmeyi, oturursun yerinde, ağrır kıçın başın !
Oysaki o (keçi toynaklı) Kavalcı seni çağırır katılman için yoluna !
Değerli hanım kızım, bilmez misin yoksa duymaz mısın rüzgarın esip gürlediğini !
Cennete götüren merdivenin yolunu sana fısıldadığını !
Rüzgar olup yollara savrulduğumuzda !
Gölgelerimiz Can-ı Ruhumuzu aştığında !
Hanım kızımız yürür gider ordan oraya !
Nurlar içinde bize görünüp giderken yoluna !
Gösterir bizlere her birşeyin dönüştüğünü altına !
Eğer ehemiyet içerisinde dinlersen !
Ulaşacaktır sana o ezgi en sonunda !
Her bir şeyin Tek, Tek olanın ise herşey olduğuna !
Kaya gibi sağlam durup, savrulmadığına !
Tüm parıltıların altından olduğuna inan bir Hanım kız vardı !
Cennete giden bir Merdiveni de parasını bastırıp almıştı !
Çarşı, Pazar kapalı bile olsa vardığında, bir kelamı ile istediğini alırdı !
Ama ala ala Cennete götüren bir Merdiven almıştı !
Duvarda gördüğü işaretten emin olmak da isterdi !
Bilirsiniz Efendiler bazen Çift anlamlı olur kelimeler !
Dere kenarında ağaca tünemiş şarkılar söylerken bir kuş !
Kuşkuyla dolar taşar insanoğlu !
Garba Nazar eylerken bir his kaplar içimi !
Bedenden ayrılmak ister Ruhu Cananım !
Hayallerimde görürüm halka halka olmuş dumanları yükselirken ağaç, koru, orman arasından !
Aval aval durup bakanların seslerini duyarım taaa bu uzaktan.
Ve o nameyi çığırdımızda bize çok yakında diyerek fısıldar, hakikate götürürken Kavalcı bizi !
Sabahın seherini bekleyenler için ağaçlar arasında gülüşler yayılır !
Olurda duyarsan telaşı temaşayı Evinin Avlusunda, endişelenme, haber vermeyesin kimseye !
Mayıs Ayı Güzeli teşrif etmiştir temizlik için bahçene !
Doğrudur, 2 yolun vardır zamanla gideceğin, ancak vardır mecalin değiştirmeye !
İstemezsin bilmediğinden gitmeyi, oturursun yerinde, ağrır kıçın başın !
Oysaki o (keçi toynaklı) Kavalcı seni çağırır katılman için yoluna !
Değerli hanım kızım, bilmez misin yoksa duymaz mısın rüzgarın esip gürlediğini !
Cennete götüren merdivenin yolunu sana fısıldadığını !
Rüzgar olup yollara savrulduğumuzda !
Gölgelerimiz Can-ı Ruhumuzu aştığında !
Hanım kızımız yürür gider ordan oraya !
Nurlar içinde bize görünüp giderken yoluna !
Gösterir bizlere her birşeyin dönüştüğünü altına !
Eğer ehemiyet içerisinde dinlersen !
Ulaşacaktır sana o ezgi en sonunda !
Her bir şeyin Tek, Tek olanın ise herşey olduğuna !
Kaya gibi sağlam durup, savrulmadığına !
Keçi Sakallı Zurnacı
Yukarıda lisanımıza tercüme ile tefsir edilen bu eserde görüldüğü üzere halktan çokçamız pek birşey anlamayacaktır. Zahir de Çarşı Pazar alış verişe çıkmış bir Hanım kızımız, bey babasının iktisadi zeginliği ile bırak koluna altın bilezik, boynuna altın bronş veya bilumum takıyı, görgüsüzlükten altından bir merdiven alıp, ahaliye göstere göstere evin yolunu tutmuş giderken, tüm cemiyeti müslümana “mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” laflarıyla, malın da mülkünde yalan olduğunu söyleyip “Kavalcı” dediği keçi sakallı Zurnacıya kaçtığı manasını da çıkarabiliriz. Ancak şu “kaya gibi sağlam” meselesini anlamış değiliz, o da ayrı konu.
Ancaaak, tesfir kısmını “Batın-i” yönden ele aldığımızda, perdenin ardında yatanları görürüz. Özelliklede o keçi sakallı Zurnacı meselesi karşımıza “PAN” denen orman kaçkını, keçi toynaklı “İblis”e götürecektir. Söz konusu “PAN” denen zat-ı muhteremin Hiristiyan tayfa tarafından Adem Babamız ile Havva Anamızı Cennetten kovduran “İblis” ile aynı olduğu rivayetine ulaştık.
Malum iblisin vakanın ardından Dünya denen bu yeryüzüne kovulduğu kayıtlarımız ile hakikattir, ancak hangi ara kavala başladığı meselesi halen alimlerimizce münakaşa konusudur.
Ancaaak, tesfir kısmını “Batın-i” yönden ele aldığımızda, perdenin ardında yatanları görürüz. Özelliklede o keçi sakallı Zurnacı meselesi karşımıza “PAN” denen orman kaçkını, keçi toynaklı “İblis”e götürecektir. Söz konusu “PAN” denen zat-ı muhteremin Hiristiyan tayfa tarafından Adem Babamız ile Havva Anamızı Cennetten kovduran “İblis” ile aynı olduğu rivayetine ulaştık.
Malum iblisin vakanın ardından Dünya denen bu yeryüzüne kovulduğu kayıtlarımız ile hakikattir, ancak hangi ara kavala başladığı meselesi halen alimlerimizce münakaşa konusudur.
Kapanış
Efendiler, bu eser hakkında Garp diyarının kefereleri ikiye bölünmüş, “hadi ordan” diyenler mi dersiniz, yoksa “yakın bu iblisleri” diyenler mi istersiniz. Hepsi oturmuş kafa yormuşlar bu işe ama kimse bir kanaata varamadığı gibi halen bu eserin tınıları elden ele çalınır, Güftesi nice çığırtkan zanatkarın ses tellerini yıpratmıştır.
Okuyucularımızın gözlerinden öper,
sürçü lisan ile perde kapatıp,
affı bol olandan af dileriz.
Eyvallah
Acemi Ocağı Muhtarı !
Okuyucularımızın gözlerinden öper,
sürçü lisan ile perde kapatıp,
affı bol olandan af dileriz.
Eyvallah
Acemi Ocağı Muhtarı !