Kütüphane ve Kitap Kıyaslaması
Kütüphane ve Kitap Kıyaslaması
Bugün 25 Ekim Pazar saat:08:30 ve burada oturmuş, gündemin seçim, terör döngüsünün dışında yaşamak ve nefes almak isteyenler için birşeyler yazmak istedim. Sorunlarımızın tümünün “Bilgi” ve “Bilgisizlik” ekseni üzerine kurulu olduğunu bilenler geçmişin ve geleceğin yine aynı kelimeler üzerinde yürüdüğünü iyi bilirler. Bu sebeple çoktandır aklımda olan Türkiye’de Kütüphane ve Kitap meselesine değinmek istiyorum. Cumhuriyet ile beraber gelen o kültürel atılıma ne oldu da bu hallere düştük ? Ekonomik refahımız son 10 yılda inanılmaz düzeylere geldi. Kimileriniz buna politik ve siyasal sebeplerden dolayı katılmayabilirsiniz. Ancak bunun bizim ileri bir medeniyet seviyesine ulaşmamızdan çok “Tüketim” alışkanlığının bizlere “Öğretilmesi”nin sonucu olduğunu aranızda bilenler vardır. Ekonomik başarı ile tüketim el elele gider. Arabanız var ise size yol lazım. İştahınız varsa size AVM ler dolusu yöresel ve uluslarası lezzetler lazım. Bütün bu tetiklemeler neticesinde zincirleme bir reaksiyonun etkisi altında olan bir dünyada yaşıyoruz. Bunu inkar edemeyiz. Madem bu kadar refahımız ve iştahımız arttı o zaman en azından ruhumuzu ve aklımızı da doyurma fırsatının da hiç görülmemişçesine önümüze sunulduğunu fark etmemiz lazım. Bunun yolu da bilgilenmeden geçiyor. Bu tüketim yolundan tekamül edip artık yetinebilme yoluna girerek kendimizi bulma yolunda olmanın zamanı ve fırsatı ziyadesiyle önümüzde var. Sayısız basılı ve dijital eser önümüze serilmiş duruyorken zihnimizi açmanın yolunu aramak yerine, ”Acaba bu hafta hangi ihtiyacım olmayan cep telefonunu alıp eskisi ile değiştirsem?”, yada ”Elimdekini ne kadar çok etrafa saçıp harcaya bilsem.”, olmadı ”Elimdekileri avucumdakileri götüme başıma sürüp, giyinip, takınıp ortaya çıksamda birileri beni görüp haset içinde çatır çatır çatlasa.” diyerek de vakit denen süreli zaman dilimini tüketme seçeneğimiz var.
Gelelim mevzuya. Mevzu derin. Konu kitap. Konu kütüphaneler. Yeni nesil bilmez ama biz eski toprakların en azından ders çalışmak yada bir ansiklopedik bilgiyi deftere geçmek üzere ziyaret ettiğimiz ve havasını soluduğumuz evimizde de o ağırlığı hissetmek istediğimiz Kütüphaneler. Kütüphane yani Kitap Hanesi, Kitap Evi. Birçok basılı eserin bir arada bulunduğu, ama çoğunlukla devletin ev sahipliği yaptığı Kitap ile bir araya gelinebilen yerleşkelerdir.
Her mantıki izahta olması gerektiği gibi birde kıyas yapacağız biz ve diğerleri arasında. Bunun sebebi ise nerede olduğumuzu bilmek ve nereye gideceğimize dair bir öngörü sunabilmek.
Resmi rakkamlara göre Türkiyede kütüphane sayısı : 29.629 !
Resmi rakkamlara göre ABD de kütüphane sayısı : 119.487 !
Resmi rakkamlara göre Türkiyede kitap sayısı : 50.472.643 !
Resmi rakkamlara göre ABD de sadece akademik kitap sayısı : 1.099.951.212 !
Yanlış okumadınız yazı ile yazayım belki daha iyi anlaşılır.
Türkiyede basılı kitap sayısı ELLİ MİLYON DÖRT YÜZ YETMİŞ İKİ BİN ALTI YÜZ KIRK ÜÇ adet. (2014) (Kaynak:TÜİK)
ABD de basılı kitap sayısı sadece akademik çevrelerde BİR MİLYAR DOKSAN DOKUZ MİLYON DOKUZ YÜZ ELLİ BİR BİN İKİ YÜZ ON İKİ adet. (Kaynak:http://nces.ed.gov ABD Eğitim İstatistikleri Kurumu.)
Şimdi aklınızı ve yüreğinizi ortaya koyarak düşünün bakalım. Ne hissediyorsunuz ?
Kardeşim bu konun aslı politik ve siyasi meselenin çok uzağında. Bunları buraya yazarken bak şu parti bu parti döneminde gibi laf cambazlıklarına da gerek yok. Yıllarca bu muhabbetleri bu saflıkları yaptık. Dışımızdakini suçlamak her zaman aynaya bakmaktan daha kolaydır ve acıtmaz.
ABD nin sadece akademik kütüphanelerinde bulunan kitaplarından bu sayı. Üstelik ABD Kongre Kütüphanesinden moralinizi bozmak için bahsetmiyorum bile… Onların Kongre Kütüphanesine karşın, bizde de Ankara Beştepe Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde kurulması planlanan 4 milyonluk 7/24 çalışacak bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi girişimi var. Ancak bu girişimin de siyasi manevra ve siyasi meseleler yüzünden gerçekleşememe olasılığı gündemde. Tabiki böyle bir proje önemli ve elzem. Ancak yazıma bir son verirken yine de acımasız davranarak diğer ülkelerin meclis ve kongre kütüphaneleri sayılarını vereceğim. Vereyim ki bu 4 milyonluk kütüphane girişiminin hem önemli hemde yetersiz kaldığını görebilelim. Ayrıca şunu da hatırlatayım ABD de Ordu Kütüphaneleri mevcut, bizim Silahlı Kuvvetlerimizinde kütüphaneleri olduğuna eminim ancak bunlar hakkında yeterli bilgiyi malesef araştırdığımda bulamadım. Bir de Özel Kütüphaneler var tabi. Türkiyede malesef o iş de hava da kalmış durumda. Ancak şahsi olarak evinde küçük ölçekli kütüphane barındıran bir çok insan var. Benim en büyük ümidim bu oranlarda. Bizler zamanında evinin baş köşesine Meydan Larouse gibi Ansiklopedileri koyup gelen misafire gurur ile gösteren bir milletin evladlarıyken, şimdi evlerinde sağdan soldan satın aldıkları çanak çömleği savaş ganimeti gibi sergileyen insan topluluklarına dönüştük ya. Ben işte tam da buna fena bozuluyorum hatta tepem atıyor. Ulan o nedir ya ! evin ortasında dersin abla mağaza açmış, “bak bu benim yemek takımım, bunların içine de normalde çay konması lazım ama çok güzel oldukları için kıyıp kullanamıyoruz böyle dantaller içinde vitrinde daha güzel duruyor, bu da rahmetli babamın Çin den getirdiği biblooooo !”. Senin de takımının da, biblonun da … da….da…taaaaa..! Bak ne güzel sakin başlamıştım. Hep böyle oluyor. Güzel güzel anlatayım diyorsun ama mevzunun absürtlüğü insanı yoldan çıkarıveriyor. Aşağıdaki rakamlara bakta sende durumumuza bir rahmet okuyuver !