NEY VE NEY-ZEN – NEY İLE MEDİTASYON


NEY VE NEY-ZEN – NEY İLE MEDİTASYON


Yol Yayınları ile tanışamam yaklaşık 17 yıl önceydi, Aikido ile
tanışmamla beraber Japon kültürü ve Doğu düşünce hayatına adım
atmam bir oldu. Sanırım bu yoldan benim gibi niceleri geçmiştir.


Ama yolumun tekrar, ama bu sefer farklı bir yoldan kesişmesine sebep olan “Ney” enstümanı oldu. Eşimin bana 2008 yılında sevgililer günü hediyesi olarak bir “kız ney” hediye etmesi ile birlikte her acemi gibi internette kaynak bir kitap ararken Ömer TULGAN’ın Yol Yayınlarından çıkan “Zen ve Ney-Zen” adlı kitabı karşıma çıktı.

Türk kültürü ile Japon kültürünün benzer değerlerinin olması mese- lesine yabancı değildim, (özellikle de Üniversite hayatımda Türk dili ile Japon dilinin aynı Dil grubundan geldiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım), Doğal olarak dünyadaki tüm insan kültürleri birbirlerine benzer şekilde yaşamış. İnsan heryerde doğar, büyür, beslenir, ürer ve ölür. Ancak her ne kadar fiziksel benzerliklerimiz olsada, çevresel koşullar yani tabiat her topluma hayatı algılamayı farklı bir pencereden öğretmiştir. Ama bazı şeyler vardır ki, bunun için ancak “aklın yolu “bir”dir diyebiliriz.
Shakuhachi Japonya’ya Çin’den geçmiş bir enstrüman, neredeyse Japonya’ya inti- kali Zen Budizmi ile birlikte olmuş, kimilerinin verdiği isme göre “Zen Flute” yani Zen Flütü olarak anılmış. Özellikle de Japonya daki Zen Budizminin “Fuke” kolu gezgin rahipleri “komuso”lar tarafından kullanılmıştır. Bu rahipler inançları gereği tüm ülkeyi baştan başa dolaşıp başlarını kocaman bir bambu sepetle “tengai” kapatarak insanlara, caddelere, sokaklara, orman- lara, hiçliğe “shakuhachi”leri ile nefes vermişler. Halk ise onlara “boşluğun rahipleri” adını vermiştir. 
Ney ise topraklarımızda Sümerlere kadar uzanan bir serüveni olan ve islam kültürü ile birlikte Tasavvuf hayatında yerini sarsılmaz olarak oturtmuş olan bir enstrüman. Peki Shakuhachi ile benzerliklerine gelince, Shakuhachi 2,5 oktavlık bir ses sahasına mukabil gelir iken, Ney ise 3 oktavlık bir ses sahasına sahip, Shakuhachi de 5 delik bu- lunmakta, Ney de ise 7 delik bulunmaktadır. Shakuhachinin beşinci deliği arka kısmında olup, Ney de 7 ci delik yani “aşiran” perdesi arka kısmında bulunmaktadır. Shakuhachi Bambudan imal edilirken, Ney kamış (kargı) dan imal edilir.
Her iki Enstrümanı ele aldığımızda belki de en önem- li ortaklıkları, üfleyenlerinde olsa gerek. Japon Zen inancı ile An- adolu İslam inancı arasındaki benzer- likler. İki inancın derinliği ve samimi- yeti ile birbirlerine benzerliklerindeki en önemli noktasıdır. Derin bir idrakin hakim olduğu iki inanç.
Ömer TULGAN, kitabında her iki kültürün karşılaştırması veya benzerlikleri konusuna girmeden Anadolu Tasavvuf hayatının en önemli enstrümanının, Zen Meditasyonunda nasıl pra- tik olarak adapte edileceği üzerine durmaktadır. Mevlevi kültüründeki dervişin Ney ile “Dem” çekmesinin üzerinde durur. Ney’in 7 deliğinin Sırrını da okuyucuya açıklar. Yazar Zen ve Taocu geleneğin medi- tasyon geleneklerine de değinmiş. Özellikle de Zen de kullanılan “Zazen” pratiğini Ney ile dem çekmek ile birleştirerek, ikisinin uyum içerisinde yürütülebileceğini anlatmıştır.
Zazen uygulamasını anlatırken yazar, “önce bir otur” der. Yere oturmanın rahat koltuk ve sandalyelere alışmış olan bizler için ne kadar zor olduğunu fark ettim okurken. Acaba kaçta kaçımız evler- inde bile yerde oturuyor ? diye aklıma geldi. Oysa bize günümüz kültürü sandalye veya koltukta oturmanın ne kadar rahat olduğunu öğretmiştir. Sandalye ve Koltuk tepesinde oturan insan rahat değildir oysa ki, sadece her an yerinden kalkıp gitmeye, hareket etmeye hazırdır. Aslında bir tür “Arafta” dır sanki, ne oturuyordur, ne de ayaktadır. Ancak yere oturduğunuzda bunu fark ediyorsunuz. O yüzden bana kiliselerin oturma sıraları bana fabrikalardaki üretim bantlarını hatırlatmıştır. Doğulunun yere oturması nedense hep küçümsenmiştir. Oysa ki ona yaşam vermiş olan ve ona geri dönecek olan toprağa doğulu daha yakındır. Bir batılıyı yere oturtmaya çalışın adamcağız ne yapacağını şaşırır, bacağını ve ayağını nereye koyacağını bilemez. Daha doğrusu “kendisi” ile ne yapacağını bile- mez. Ben Seiza (Zaten oturuşunun en yalın hali) oturmayı Aikido hocam olan Mehmet Lemi Bağdatlılar dan öğrendiğimde zorlanmamıştım. Neden diye sorduğumda kendime, cevap basitti, biz zaten böyle oturuyorduk Türk insanı olarak. İster buna dinsel bir motif bulun ister kültürel sebepler bu- lun. İnsan koşmadan, zıplamadan, atlamadan önce bir oturmalı ve nefes almalı. Oturmalı ki, nerede olduğunu, yön tayinini yapabilsin. Nereden geldiğini, nereye gideceğini hissedebilsin.
Yazar sonrasında “Upayalar”, yani meditasyonu kolaylaştıran yön- temlere değiniyor, zihni bir nokta- ya toplayan veya toplanmasını sağlayan yöntemlere. Bu bazen bir eşya yada bazen bir söz oluyor. Sıkça kullanılan “Mantra”lara değiniyor (Mantralar Asya kökenlidir) , yani içten tekrarlandığı gibi grup halinde yüksek sesle söylenen yada kulak verilerek de uygulanan ke- limeler. Bizim kültürümüzde de sıkça görülebileceği gibi, “Mantra” için bizdeki “Zikr” kavramını karşılık getirebiliriz.
Sıra sonrasında “Koan” lara geliyor, Zen’in en büyük farklılıklarından biridir koanlar, yazar koanlar için; zihni mantığın zincirler- inden kurtarmak için ustanın öğrenciye sorduğu, mantık yoluyla yanıtlanması olanaksız olan bir tür bilmece… olarak tanımlıyor. 

Ömer TULGAN, kitabında sadece Ney’in Zen meditasyonundaki uyumundan öteye giderek, Ney ile yeni tanışan insanlara gerekli ön bil- gileri vermesinin yanında, önemli ölçüde Ney üflemeye giriş diyebileceğimiz bir kılavuzluk ta yapmakta kitabında. Yegah, Çargah, Segah, Dügah, Rast gibi sesleri tanıtıp tarif ederken, Hicaz Makamının da tarifini yapmaktadır. Ney üflemek için yeterli olmasada ilk başlarda henüz ses çıkarmaya çalışan acemiler için yeterli bir anlatım sergilemektedir. Ayrıca temel nota okuma üzerine durmakta olup, Ney’in bakımı konusunda da bizleri bilg- ilendirmektedir.

Son bölümde ise gerek Hint, gerekse Çin ve Japon ge- leneklerinde dalga dal- ga tüm bedeni dolaşan hayat enerjisinin yaşam soluğunun (Hintçe:Prana, Çince:Qi, Japon- ca: Ki) düğüm noktalarını açıklamaktadır.
Kitabı beğenerek okuduğumu ve yararlandığımı söylemem lazım, bu konuda yazılmış önemli bir kitap olduğuna inanıyorum. 

Popüler Yayınlar