Jimi Hendrix – Sislerin ve yılların ardından…


Jimi Hendrix – Sislerin ve yılların ardından…

Efendim, malumunuz Rock’n Roll denilen, Amerikan uydurması “taş yuvarlama” hadisesi vardır ecnebi musikisinde.
    Ha ! işte onun asıl sahibinin kim olduğunu, nasıl da beyaz amerikanyalının kendine köle ettiği siyahi kardeşlerimizin dert ve ahını zevk ve sefa meclislerine meze ettiğini onlara hatırlatıp hadlerini bildiren bir kara çocuk vardı 1960 ve 1970 yılları civarında.
    Adı Jimi diye yazılan ancak Cimi diye okunan, Jimi Hendrix.
Evladımız Vietnam savaşına gönderilmiş, burada bu memleketin çekik gözlü fukara vatanperver Vietnam ahalisi tarafından şamarı ensesine yiyen devleti tarafından memleketine uçaklara doldurulan meftaların arasında geri gönderilmiştir.
     Malum, dönem fukaralığın, işsizliğin, türlü türlü rezilliğin ve de edepsizliğin yani bunalımın zamanıdır. Beyaz Amerikanyalı kızanlarda ulan bu memleketin hali nedir böyle ulan ! demiş ve “ulan bu devlet bizi boşu boşuna elin çekik gözlüsüne kırdırmış” deyip, bir elinde sokrat hazretlerinin risaleleri, bir elinde türlü envai uyuşturucularla kırda bayırda anadan üryan, baş açık, kıç açıkta vaziyette koşturmaya başlamış. Kimilleri hidayeti musikide, kimileri bilgisayar icatlarında, kimileri ilim irfan, kimileri de paranın sahibi olmada bulmuş.
    Musiki alanında da boş durmayan ve ana’dan, baba’dan, ata’dan kalma ne kadar eser varsa çöpe atmış bu kızanlar. Ahlak ve Din de gereksiz olduğu kanaatına varıp, topyekün yeni adetler üretmek adına temini cihetine gitmişlerdir.
     Bizim evladımız Cimi de, tamda bu esnada ortaya çıkıp altı telli, 140 Watt lık amfiyle bu böcek, börtü severler yani namı biline çiçek kızanlarına nağmeler çalmaya başlamış. Hatta ve hatta bu memleketin milli marşını ve bayrağına düşman, bu savaş görmemiş züppe zibidi hippilerine dinletmiş, üstelik pek de beğeni de toplamıştır bir kır temaşasında.
    Ancak, malum bu memleketin bir hastalığı varmış, o da meşhur ve zengin olmakmış. Bu vasıtalar ile başlamış bu memleketin önde gelen kalantör, haramzadeleri onu zehirlemeye. Öyle bir batağa sokmuşlar ki, evladımız Cimi de kendisinden öncekiler gibi bu melun hastalıkların sirayetine engel olmaya muaffak olamamıştır.
    Gencecik yaşında, tamda onu zirvelere çıkaran o memleketin kalantör ve haramzadeleri tarafından toprağa yedi seksen serili olarak verilmiştir. 
    Onun Gitar ile münasebeti, başka bir hayatta olsaydı, muhakkak Gitar yerine başka bir enstrüman veya kendini ifade edebileceği bir araç olurdu. Yani Gitar sadece bir araçtı, amaç değildi.
   Ardından gelen birçok Gitarist ve Gitarist adayı, onun kullanmış olduğu ekipman ve tesisatı birebir kopyalamış, veya aslını ele geçirmiş, ancak ne mümkün ! öyle bir seda vermek, öyle bir ahenksizlik içinde ahenk olmak mümkün olmamış.  Sonunda mühim olanın telin tıngırtısının olmadığını anlayan ahali, o seda ve nidalara hareket verenin bir adem oğlu nefesi olduğunu anlayıp, “abi biz bu işi bırakalım, gidip mahmutpaşa tezgah tutalım” deyip kimi meftunlar bu sevdadan vazgeçmiştir.
    Bu fani mekandan göçüp giden, ayıklık ve hayal arasında, kim olduğunu ve nerede olduğunu ararken, bu hayal den ibaret dünyadan hakikate uyanan bu musikişinaz kara çocuğu bir analım dedik. Uyuşturucu ile bulandırılmış aklıyla bile, Mor bir sisin ardında hakikati arayan insanlar oldukça bu tatlı sedalar bu gökkube altında yok olmayacaktır.
Hadi bana eyvallah, bu kadar yeter vesselam…

murad

Popüler Yayınlar