EFLATUN’DAN SAFFET’E

EFLATUN’DAN SAFFET’E

Yıl 2000’di hani şu koca kıçlı “Millenyum” yalanlarının kol gezdiği dönem, “Millenyum” olmuş ama neyime dediğim günlerin bir gününde 3 yıl beraber çalıştığım ve beraber olmayacak şeylere kafa patlatıp, kapılar açtığımız Saffet (EMREM) memleketine tayinini yaptırmış, Sultanahmet’de bulunan “sarı düşünce kulemizi” (Sultanahmet Turizm P.) terk edip gideceği gün bana hediye edip hatıralarıma emanet ettiği Eflatun’un “Şölen”i vermiş, ancak içine de küçük bir yazısını ilave etmeyide ihmal etmemişti. Aradan 12 yıl geçmiş ve ben elimdeki hatıratımla geriye bakıp, yol üzerinde yoldaşlığını, aldığı ilhamı yürüdüğü yolun ardına geridekiler ve gelecekler için bırakan her nefes için müteşekkirim.
Eğer Beğenirsen sana bir küçük Saffet Mitosu: 
Ezelden beri felsefeyi seven ve ona özlem duyan bir varlık varmış. Bu varlık Kainatı yaratmadan önce yapa yalnız bir varlıkmış. Bu varlı felsefeyi sevdiği için kendisiyle felsefe yapacak birini ararmış. Gel zaman git zaman ilk insanı yaratmış. Bir varlık olan kendisinin var ettiği varlığını cennetine almış, ondan felsefe yapmasını beklemiş. Ancak rahat ve huzur içinde yaşayan, mutluluktan bile haz almayan bu “insan” denen varlıktan felsefe yapacak ilhamı beklemenin beyhude olduğunu Tanrı sonunda anlamış, ve insanı ancak felsefe yapmayı öğrenmesi ve felsefe gününde sorularına cevap vermesi şartıyla tekrar cennetine alacağını vaad ederek cennetinden kovmuş. Ve böylece filozoflar filozofu olan Varlık, ilk felsefeyi başlatmış. İnsanı kendi haline bırakmış. Tabiat olayları vermek suretiyle felsefe için gerekli bilgilerin iç ve dış şartlarını oluşturmuş. Bu varlığın dünya denilen yerde oluşturduğu Akademiyası içinde talebelik insana farz olmuş. Felsefe için katedilmesi gereken İlahi merdivenin yada yolun ismini de “Diyalektik” koymuş. Bilgelerden biri sormuş “Ey yüce varlık felsefeci nedir ki, bu kadar üstünde durdun ? Bütün bunlara değdimi ?” Tanrı cevap vermiş, “Eğer onu dinlersen, felsefeci Tanrıyı bile Tanrıdan özgür yapabilecek biridir” demiş. 

Saffet EMREM / 17.04.2000

Popüler Yayınlar