Bab’a Aziz


Aslına bakarsanız iyice sıkılmıştım, Holywood filmlerinin kendini tekrar- layan senaryolarını, Avrupa filmlerinin depresif ruh halini, bana başka bir şey lazımdı, ama ne olabilirdi ki, bu kadar kuşatılmışken ?

Neyse imdadıma yetişen internetin meşhur Sinema veri Bankası İMDB oldu, bu sitenin en büyük özelliği devasa büyüklükteki arşiv sistemi- ydi, aklınıza gelebilecek her türlü Sinema yapımını buradan inceleye- bilir, oyuncuları hakkında bilgi sahibi olabilir, senaryo yazarı veya diğer bilgilere bir kaç tık ile ulaşabiliyorsunuz. tabi bende burada alternatif Sinemaları araştırıp bir tesadüf sonucu burada Bab’Aziz’e rastladım, tunuslu yönetmen Nacer KHEMİr’e ait bu yapımın hemen fragmanını izledim, ve kısa sürede internette bir iki sitede linklerini buldum, aslında bu filmin orjinal DvD sini almak isterdim, ancak film bizim ülkemizde DvD olarak yayınlanmamış. Büyük bir kayıp bence, türk sinema sever- lerinin elinde arşivlemesi gereken bir yapıt. yinede çok şükür internet üzerinden korsan da olsa bir kopyasını bulup izledim.

Efendim konusu şöyle; Kör bir Derviş torunu olan ufak “İsthar” ile birlik- te 30 yılda bir yapılan Dervişler Meclisine doğru yola çıkarlar.
İnternet de, özellikle de yabancı sitelerde çoğunlukla gördüğüm yorumlar içerisinde beni rahatsız eden filmin kurgu ve senaryosu- nun sürekli “Binbir Gece Masalları” ile özdeşleştirilmesi oldu, gerek yabancı gerek yerli “internet” yazarları bunun üzerinde duruyor ve yazılarına başlarken “Binbir Gece Masalları gibi” kelimeleri kul- lanmakta ısrar ediyorlardı.
Oysaki yönetmen filmin açılış sahnesinde ekrana koymuş olduğu nefis bir deklare ile ne anlatmak istediğini zaten ortaya koyuyor. Burada neyi deklare edip etmediğini açıklamak istemiyorum, gerek filmi izleyecek veya elimizden geliyorsa merak uyandırtıp izlemeye heves edecekler için bunun bir ödül olarak kalmasını istiyorum.

Filmin senaryosunu da yazan yönetmen, kendisini etkilemiş olan Hz.Mevlana ve diğer büyük ustaların izlerini kurgusunun içine gömmüş. Kimi yerde “aaa bak bunu bir yerden okumuştum” dedirtecek kadar tanıdık ve kimi yerlerde aslında içimizde bir yerlerde yatan ama “Bu neydi, hatırlayamıyorum” dedirtecek kadar yakın hissedeceğiniz bir film. Film sanki izleyenide tasavvufi bir yolculuğa çıkartıp, yol üzerinde bir yerlerde oturtup düşünmesi için bırakıp sonunda çekip gidiyor.
Filmin konusuna geri dönersek, kör Derviş çıktığı yolda gece soğuktan ve açlıktan yakınan torununa bir hikaye anlatmaya başlar. Hikayede zengin bir ülkenin prensi çadırında eğlenirken, çölden bir ses duyar ve çıkar onu arar, çölün ortasında bir su birikitisi bulur ve suya bakıp kalır. Sudaki yansımasına bakıp kalan prensi uyandırmaktan kor- kan hizmetkarları, prensin başında onu bekleyecek olan yaşlı bir Derviş bırakırlar ve bir gün prenslerinin onlara geri döneceği umuduyla ikisini orada yalnız bırakırlar.

Diyeceksiniz ki, kör bir ihtiyar Dervişin torunu ile çıktığı yolculukta ne var ki ? ne anlatabilir ki ? Günümüz Sinemasında bol silah bol kan bol şiddet bol aksiyon bol et içinde yüzen daha ilgi çekici filmler varken, Bab’Aziz herşeye rağmen tevazu ile onu izleyecek olanlara hikayesini anlatmak üzere bekliyor olacaktır.

Popüler Yayınlar