MANSURU ARARKEN



Efendim, artık bir mansur almaya karar vermiştim, aslında biraz da utanıyordum, nitekim eşimin sevgililer günü hediyesi olan kız neyimle ne kadar ileri gidebildim o muğlak bir soruydu. Ancak kız neyim ile ilgili bir takım sıkıntılarım vardı. Sorun ya bendeydi, ya da benim kız neyimde. En azından bu sorunun cevabını bulabilmek için İstanbul’da ufak bir Ney turu attık Eşimle.  


Taksim Tünelde eşim Eda ile yaptığımız ufak bir keşif sonucunda ortalama kalitelerde mansur ney- lere rastladık, tabi bu ortalamala tanımını henüz iyi bir ney görmeden önce yaptığımı belirteyim. Tünel- de rastladığım ve deneme fırsatı bulduğum “İstanbul Müzik” Mağazasın’da iki ney vardı. Öncelikle söyley- eyim bu Mağaza Türk Musikisi ile ilgilenenlerin sıkça uğradığı ve uğraması gereken bir yer. Özellikle ilgili- mi çeken Def ve Bendirleri oldu, bir de şöyle uzaktan baktığım Tanburlar da cabası. Özellikle de Tanbur alacak olan arkadaşlarımın uğraması gereken biryer. 


Denemiş olduğum biri kız diğeri mansur olan neyler yapı olarak kalın ve dolgun kamışa sa- hiptiler. Kız olan neyin menşeine baktığıma usta Ferit Yavuz’un imzası vardı. Mansur ise kalite olarak o ana kadar gördüklerim arasında en güzeli idi. Öncelikle kalın bir kamışdan dı. Benim gibi bir acemi tabi ki bir neyin kalın kamıştan mı yoksa ince kamıştan mı daha makbül olup olmadığını bilemez. O ana kadar da bu farkı söyleyen bulunmadı tabiki. Ancak ü emede dikkatimi çeken kalın ve kızdan yaklaşık 10 cm kadar uzun olan bu ney’e vermiş olunan nefesten daha fazlasını vermek gerekliydi. Aslında hemen orada o neyi almak istedim, ancak bir sorun vardı ki, neyin kendine ait bir başparesi bulunmamaktaydı.


Bu tabii olarak bir sorun teşkil etmekteydi. Özelliklede alırsam manda boynuzu istiyordum. Ama ona uygun bir manda boynuzu başparesi bulmak o an için mümkün değildi. Vardır bunda bir hayır diyerek oradan çıktık.

MEHMET YÜCEL 

Taksim meydanına geldiğimizde aklıma bir an yücel müzik geldi. Buraya kadar gelmişken bari atlayıp gidelim dedim.
Taksim den Beşiktaş’a giden otobüslerden bir- ine atladık ve soluğu orada aldık. Biraz çabayla Yücel Müziğe ulaştık.(http://www.neyzen.com) adresinden daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.) 


Blindiği üzere Yücel Müzik, inter- net ortamında Ney ile ilgili olarak
bulabileceğiniz en iyi kaynaklara sahip, her düzeydeki ney severin internet
deki uğrak sayfasıdır. Sürekli sayfalarını gezdiğim ve değerli malumatlar aldığım
bu internet sitesinin sahibini karşımda görünce açıkçası sevindim. Mehmet YÜ-
CEL bey, gerçekten çok malumatı bir izahat getirmişti benim mansur ney isteğime. Öncelikle bana 2 mansur gösterdi ve denedim.

Ama ne yazık ki, yetersizliğim bu neyleri denerken iyice ortaya çıktı, içimden ya ne gereği var, bak daha bunlara nefes veremiyorsun dedim içimden. Mehmet bey, bu arada benim yanımda getirdiğim kız neyimi ses sahasının düzgünlüğünü ölçmek istedi, kendisine verdiğim kız neyimi masasında bulunan dev bilg- isayar ekranının önünde ü eyerek bilgisayarında kullanmış olduğu bir akort programı ile ölçm- eye başladı. Sonuç... meğer bizim kız neyimiz detoneymiş, 1-1,5 ölçü kadar tiz ses veriyormuş, neredeyse bir nıs yeye yakın bir sesi varmış. Mehmet Bey’in bana tavsiyesi akortlu bir kız ney almam yönünde oldu. Ama bir sorun vardı, ben yola mansur olarak çıkmıştım ve içimde nedensiz bir arayış vardı.
Birde benim seçeceğim bir ney değil, beni seçecek bir neyin peşine düşmüştüm, içgüdümün, ya evet bu olmalı diyeceği bir neydi. Yücel Müzik de rastladığım belki piyasanın en mükemmel ve en önemlisi akortlu neyleriydi. Ama denediğim neylerde
bana ait bir şey bulamamıştım.

HANEFİ KIRGIZ


İlerleyen günlerde bir sonraki ziyaretim Hanefi  KIRGIZ’a olmuştu. Arkadaşım Erkan AĞIRBAŞ’a Hanefi  KIRGIZ’ın adresini rica edip aldıktan sonra, yolumu Cağaloğluna çevirdim. Söylemek gerekirse atölyesi çok zor bulunası olan bir yerdeydi. Cağaloğlu Alayköşkü caddesinin üzerinde eski bir han içerisinde bulunmaktadır. Eşimle vardığımızda Hanefi  bey, atölyesini bir üst kata taşımaktaydı.

Ortalık taşınmadan dolayı dağınıktı, ama Hanefi  Bey ve beraberindeki arkadaşları bizi çok sıcak karşılamışlardı. Özelliklede içtiğimiz çay ve sohbetin tadını buraya aktarmak isterdim. Sıcak sohbetin arasında alt kata inip o an elinde bulunan 2 mansuru
denedim. Burada denediğim mansurların kalitesi diyebilirim ki Yücel Müzik ile aynıydı, aynı profesyonellikle hazırlanmış ve seçilmiş güzel neylerdi. Ama orada olanın aynısı oldu, bir türlü içime sinmediler, üstelik Hanefi  KIRGIZ ‘ın neyleri Yücel Müzik dekilere göre Başpareleri manda boynuzundandı, iki türlü Başpare bulunduruyordu, 1.cins tamamen man- da boynuzundan yapılmış, 2.cins ise iç çemberi manda boynuzundan dış çevresi ise şimşir ağacından yapılmıştı. 


Dediğim gibi aradığımı orada bulamamıştım. Ama Hanefi Beyin sohbeti ve samimiyeti paha biçilmezdi. Ayrıca Hane Bey’e yanımda getirdiğim kız neyimi de göstererek söz konusu neyin detone olduğunu bir müdahalenin söz konusu olup olmayacağını sordum, tabi cevap olumsuzdu, belki bir nebze neyin başparesini yükseltmek sureti ile kısmi bir giderme olabilirdi ancak bu çözüm değildi. Bunun üzerine Hane Bey neyimi alıp akordunu ölçtü, ama maalesef sonuç aynıydı. Mehmet YÜCEL’in yapmış olduğu ölçümle aynı tizlikte çıkmıştı. Yapacak bir şey yoktu. Kız bizim kızımız. 

FERİT YAVUZ


Bir sonraki ve son durağım neyzen Ferit YAVUZ Bey oldu. Dos- tum Erkan AĞIRBAŞ Beyin kendi mansur neyini almış olduğu Ferit Beyi ziyaretimiz belki de ilginç bir te- sadüfe de rastlamıştı, doğum günüme. Bayrampaşa Rami semtinde oturan Ferit Beyin evine gitmek üzere dostum Erkan AĞIRBAŞ ile muayenesinde buluştuk. Daha önceden Erkan Bey kendisinden telefondan randevu aldığını belirtmeli- yim. Çünkü az sonra anlatacaklarım sebebi ile Ferit Bey’e ulaşmanın neden zahmetli olduğunu göreceksiniz. 


Ben Bayrampaşanın trafiğinden biraz çekindiğimden Bahçelievlerde arabanın direksiyonunu Erkan Bey’e bırakıyorum. Arabanın direksiyonunda Erkan Bey, yan koltukta ben, arka koltukta eşim Eda ve kendi koltuğunda kızım Şimal kadrosuyla Bayrampaşanın yolunu tuttuk. 



Yakklaşık 15-20 dakikalık bir yolculuk sonrasında Ferit Bey’in evine vardık. Bu arada oturmuş olduğu apartmanın ismini belirtmekte fayda var “Neyzen Apartman”. Mer- divenleri çıktıktan sonra apartmanın en üst katında Ferit Bey’e rastladık. Binanın üst katında Ferit Bey ve ailesi oturmaktaydı, kızım şimal hemen evde bulunan çocuklara adapte olup, biz bir üst kata yani binanın çatı bölümüne geçtik. Ferit Beyin burada bulunan Terası adeta bir atölye. Terasın bir köşesinde eskilerin tabiri ile sunduram dedikleri, ufak bir kulübe bulunmakta. Bu ufak küçük yer ise Ferit Beyin nacizane Ney atölyesi olmaktadır. 


Ben fotoğraf makinasını eşim Eda ya verip, Ferit Bey ile konuşurken kendisinde atölyenin ve bizlerin fotoğrafarını çekmekisini istiyorum. Bir Neyzenin Atölyesini netekim her zaman görme fırsatına erişemiyor insan. Atölye tanıdık geliyor, daha öncesinde Ferit Beyin internet de izlediğim röportajlarından hatırlıyorum. 


Bir tarafta torna aletleri bir tarafta hazırlanmış yada hazır hale getirilecek neyler. Anlaşılacağı üzere tam bir ney cenneti. Ferit Beyle sohbetimize başlıyoruz, bir mansur ney aradığımı, ayrıca elimde bulunan kız neyimin de Mehmet YÜCEL ve Hane KIRGIZ’ın yaptıkları ölçümde detone çıktığını anlattım. Ferit Bey yanımda getirdiğim kız neyimi isteyip bir kontrol den geçirdi. 3 ustanın yapmış olduğu tes- tler sonucu kız neyim 3/3 oranında detone çıkmış, yaşamını bundan sonra yarı kız yarı nısfiye olarak adlandırılıp geçirecektir ilgililere duyrulur. 

SAZDAN NEY'E TECELLİYET


Aynı zamanda bu vesile ile bir enstrüman alırken, özellikle ney gibi doğal saz dan oluşan bir enstrümanın seçiminde çok dikkatli olunması gerektiğini, neyin gövdesini meydana getiren sazın doğada doğduğu andan itibaren ney yapımı için seçildiğinde istikbalinin ne olacağı belli olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. Yani o saz doğduğunda, yaratıldığında mansur mu yoksa kız mı olacağı veya başka bir sınıfa ait olup olmayacağı doğadan koparılıp alındığında aslında belli oluyor. Netekim boğum aralık ölçüleri bu konuda en önemli ipucu. Dolayısı ile bu sazları doğadan koparıp atölyeye taşıyan insanların bu konuda iyi eğitimli ve dikkatli olması gerekiyor. Ama maalesef günümüzde ney o kadar popüler oldu ki, üreti- mi konusunda insanlara market mantığı ile sunulduğunu görüyoruz. Özelliklede İstanbul da gezdiğim bir çok yer, çeşitli enstrüman satarken birde yanında ney satayım diyerek, işin maddi ölçüsüzlüğünü tercih etmekte. Oysa eşim bu neyi alırken, araştırmış ve bir ney atölyesinden temin etmişti. Ancak ustalığın sadece sazı delip, boğumları arasına delik açıp birde plastik başpare takmak olmadığını, ustalığın bir gönül işi, paranın ise o ustanın gönlünün, gözünün ve bileğinin emeğinin hakkı olduğunu öğrendim. Ney üflemeye niyetli ve ney alma isteyen arkadaşlarıma istanul da tavsiyem Mehmet YÜCEL, Hane KIRGIZ ve üstad Ferit YAVUZ’a uğramaları olacak. 


Ferit YAVUZ ile olan soh- betimize dönersek, Ferit Bey kız neyimin kon- trolünü bitirince, denemem için 1 mansur ney çıkardı, ortalama Erkan Bey’in almış olduğu kalitede ve düzgün akortlu bir neydi, ama içime sinmediğini anlamış olacak ki Ferit Bey atöyesinden başka bir Ney getirdi. 

Bu iyi kurumuş, yapı olarak kalın ve rengi kararmış güzel bir neydi. Elime aldığımda içimden geçen 'evet buldum' oldu. Sanki onca zaman bu mansuru aramıştım. Nihayetinde de bulmuştum. İşin en ilginç yanı günün tarihinin 12 Ağustos olmasıydı, yani benim doğum günümü bu tesadüf etmişti. Tabi mansuru beğendiğimi hemen Ferit Bey’e belli etmemiştim, çünkü kendisinin bu ney hakkındaki görüşünü henüz söylememişti, ben bir iki nefes ile denemeye kalkışmıştım, ama nefesim yetmiyordu. Ferit Bey mansuru eline alıp, güzel bir dem çekti ve sesleri de akort aleti ile ölçtükten sonra ney’in akortlu olduğunu ve üst perdelerde 2 sesin eksi k olduğunu söyledi. Ayrıca Ney’in yapımı tarihi de kenarında Ferit Beyin künyesinin altındaydı; 1999. Ayrıca artık neyin yağlanmasına gerek kalmadığını, yağa doyduğunuda belirtti. Bu kadar eski yapım bir Ney’e ilk defa denemiştim. Ayrıca dos- tum Erkan Bey de mansuru ü eyerek denemiş onun da beğenisini kazanmıştı. Ferit Beyin açıklamalarından sonra kararımı vermiştim; Mansurumu bulmuştum. Ney uzun süredir beklediğinden, pervazlarının parlatılması ve bakımının yapılması gerekiyordu, bunun içinde ertesi gün gelmemizi istedi Ferit Bey. 


Ferit Bey’in ney yapımındaki en karekteristik özelliği Neylerin düzgünlüğü ve bu düzgünlüğü ney yapacağı sazları mümkün mertebe temininde kendisinin bulunmasıdır. Birde kimi pervazlarda ismini yazması, yahut neyi alt boğumuna ismini ve tarihi yakmasıdır. 


Tabi ki güzel bir Mansur Ney’i temin et- mek bir yana, Sayın Ferit YAVUZ ile tanışmış olmak ayrı bir güzellik. Ferit Bey 1947 doğumlu, halen maraton koşarak sayısız madalyalarının yanına yenilerini eklemektedir. Ama bunu sadece duvara yeni madalyalar ekle- mek için değil, sevdiği için yapıyor. Yani spor onun için bir gönül işi. Aynısı Ney yapımındaki ustalığına da sirayet etimş ki, elinden geçen sazların neye dönüşündeki ustalığını sadece marifete bağlayamazsınız, tümden bir gönül işi onunkisi. Kendisi bunların yanında şu ana ka- dar gördüğüm ve bildiğim kadar ayak pedallı kudümün de icatcısı. Aynı anda Ney ü eyip aynı anda ayakları ile yönettiği davul pedalına ben- zer bir mekanizma ile kudüm velvelelerini icra etmektedir. 


Şimdi ise Muş da evimde oturmuş, İstanbul dan alıp getirdiğim mansur neyimi üflerken, iyi bir neyin iyi bir ustanın elinden geçmesinin ne denli önemli olduğunu anlıyorum. 

Popüler Yayınlar